18 Nisan 2011 Pazartesi

Hayal Bilgisi




Değerli Dostlar,

Hayal Bilgisi, ikinci sayısını sizlerle buluşturmanın sevincini yaşıyor. ‘Huzur’ konulu Mart sayımızın ardından, Nisan’da, ‘Savaş Çocukları’ konusunu ele aldık.

Yıl 2011 ve biz hala bütün akılalmazlığıyla savaşlar üretiyoruz ‘ahlak birikimlerimizle’. Kan, ölüm koleksiyonlarına malzeme oluyor.

Hayata gözlerinizi hangi toprak parçasında açmış olursanız olun; savaş, bütün olasılıkları zorlayarak kapınızı çalabiliyor. Ve siz, hiçbir hesaplaşmanın tarafı olmasanız dahi, tutmayan hesaplara kurban olabiliyorsunuz. Adını hayatınızda dahi duymadığınız liderlerin çıkar oyunları, sizi sevdiklerinizden ayırabiliyor. Yani, tıpkı sizin gibi etten ve kemikten olan ‘önemli insanlar’, umrunuzda dahi olmayan nedenlerle, sizi, ailenizi, sevdiğiniz herkesi ve her şeyi, büyük bir nefret ile öldürebiliyor.

Bugün, sadece televizyon etkisi ile, insanlar süregelen savaşları, aktörleri, gizli aktörleri çok iyi çözümleyebiliyor. Ve naklen izliyoruz olup biteni. Bütün dünya şahit oluyor zulümlere. Önce bombalıyoruz, sonra insani yardım ve ‘demokrasi kolileri’ naklediyoruz. Para, bütün yaraları sarabilir sanıyoruz. Binlerce çocuk için mezarlar kazılıyor ve binlerce çocuk, ailelerinin mezarları başında ağlıyor.

Savaşların ruhen ve bedenen sakat ve yetim bıraktığı milyonlarca çocuk var. Soğuk savaşlar, ambargolar ile, fiili olmasa da, ekonomik olarak bir savaşın içine doğmuş çocuklar, hastalıklar, açlık ve temiz su eksikliği gibi nedenlerle hayatlarını kaybediyor. İzledikçe hüzünleniyoruz. Hüzünlenmekten ibaret bir tavır ile devam ediyoruz hayatlarımıza.

Duygulanıyoruz savaş çocukları için. Gözyaşı döküyoruz. Ama hepsi bu! Çocukları da siyasetin, çekişmelerin, anlaşmazlıkların bir parçası olarak görüyoruz. Oysa daha fazlasını biriktiriyor çocuklar. Bizim hiçbir şekilde tasavvur edemeyeceğimiz acılar çekiyorlar. Yalnızlıkların en derin’ini taşıyorlar yüreklerinde. Ve gölgelerine bile güvenmedikleri bir dünyada, yedi milyar insandan ‘korkarak’ yaşıyorlar.

Savaş çocukları, hiçbirimize güvenemiyor; dünyanın bir yarısı onlara silahlarını doğrultuyor çünkü, öteki yarısı ise bunu film sahneleri gibi izliyor sadece.

2. sayısında, Hayal Bilgisi’nin okuruyla buluşturduğu isimler şöyle:

∞ Mesut Gül ∞ Cihat Albayrak ∞ Müzeyyen Çelik ∞ Ahmet Kanter ∞ Çöygün Selcen ∞ İnci Erkan ∞ Hakan Bilge ∞ Saadet Sorgun ∞ Ayşe Ünsal ∞ Mehdi Akan ∞ Boğaç Haxhijahja ∞ Yelda Karataş ∞ Esra Dülger ∞ Siraleyna Sevgili ∞ Meliha Kar ∞ Uğur Işık ∞ Kâmuran Başdemir ∞ Oktay Özman ∞ Bedia Belkıs Balcılar ∞ Durkaya İpşir ∞ Gülşen Çağan ∞ Ebru Balcı ∞


CİHAT ALBAYRAK
Genel Yayın Yönetmeni

25 Temmuz 2009 Cumartesi



Gülün ömrü günden azmış

Gülenler geçip gidiyor

Gül bülbüle ökse düzmüş

Kalanlar geçip gidiyor

Söz var kelam,söz var meram

Ona buna secde,kıyam

Nasıl iştir almaz kafam

Yalanlar geçip gidiyor

Sahibinden haklı hırsız

Doğru bırakmıyor zorsuz

Tekdir olmaz onca arsız

Talanlar geçip gidiyor

Genç ölür yaşlısı durur

Ecel canlarından vurur

Bir yaprak düşer ve kurur

Solanlar geçip gidiyor

Onda ar yok bunda şeref

Hepside tutuyor taraf

Bunlarla kaynıyor etraf

Ulanlar geçip gidiyor

Mesut Gül

ANTALYA

17 Haziran 2009 Çarşamba

Mai Dergisinin 2.Sayısı Çıktı...


Edebiyatımıza yeni ve milli bir hava getiren Mai Dergisi 2.sayısıyla karşımızda...Dergi ,bizim olanı bize anlatabilmek fikrinden çıkmış yola.Bu amaçla yurdun dört bir yanından pek çok değerli ilim adamlarımız,akademisyenlerimiz,genç yazarlarımız,hevesli şairlerimiz bir olmak bizim olanı korumak,anlatabilmek amacıyla bir araya gelmiş.Sonuçta Mai Dergisi çıkmış ortaya,yeni ve bizden bir nefes olmak için yabancılaşmış kalabalıklar arasına.Bu zor bir o kadar da güzel yolda Mai dergisine bir tebessümde ben sunuyorum.Mai'den bade içmek arzusuyla.Hepimiz adına...

14 Mayıs 2009 Perşembe

Mai Dergisi


Mâi Dergisi edebiyat öğretmenleri Doğan Koreli ve Murat Aktürk tarafından yayımlanan bir dil, edebiyat ve kültür dergisidir.
Derginin ilk sayısı 20 Nisan’da yayımlanmıştır. MÂi iki aylık yayımlanacaktır.
Derginin ilk sayısında birçok müstesna hocanın imzası vardır: Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nden Prof. Dr. Nurullah Çetin, Dokuz Eylül Üniversitesi’nden Hüseyin Tuncer, Selçuk Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ahmet Sevgi, Erciyes Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mustafa Argunşah, Celal Bayar Üniversitesi’nden Dr. Özlem Nemutlu, Selçuk Üniversitesi’nden Arş. Gör. Bedia Koçakoğlu, Pamukkale Üniversitesi’nden Arş. Gör. Oğuzhan Karaburgu incelemeleriyle dergimize katkıda bulunmuşlardır..
Türk edebiyatının yetiştirdiği usta şairlerden Yavuz Bülent Bâkiler, Bahaeddin Karakoç ve Serhat Kabaklı; Nazan Güntürkün ve Yelda Karataş da şiirleriyle bu fedakar yolculukta bizlerle beraber olmuşlardır..
Murat Cengiz denemesiyle, Burcu Akkanlı, Aylin Gündüz ve Büşra Yavuz şiirleriyle çalışmamızı zenginleştirmişlerdir.
Dergi, içeriğinden, içeriği süsleyen grafik tasarımlarına kadar özgün bir kompozisyon gayretindedir. Temennimiz, Türk edebiyatımıza yeni bir ses getirecek dergimizin yayın hayatında daha nice seneler var olmasıdır.

***
Mai Dergisi

29 Nisan 2009 Çarşamba

İnanmak...


inanmak


ah bir çocuk saffetiyle inanmak


gözlerin sevgilinin dalınca gözlerine


bütün muhabbetine ve bütün sözlerine


nihayetsiz bir huzur hasretiyle


inanmak


şüpheyi içinde kırıpta bir dal gibi


inanmak deli gibi


inanmak aptal gibi


inanmak fazilete,şeytana ve ahrete


ve mutlu olmak için


inanmak saadete...




Hamit Macit Selekler




seni sevenin sevgisine inanabilmek....


çok insan bilir ama çok az insan inanır sevdiği şahsiyete


gerçekten inananlardan olmanız dileği ile...